Bir zaman yolculuğu yaşamak fikri, insan denen çılgın ve düşüncesiz canlının ilk ne zaman aklına geldi acaba? Bazı düşüncelerin “düşüncesizlikten” doğması gerçeğinin yarattığı böyle bir hayal, ne zamandır insanoğlunun aklını kurcalıyor?
Düşüncesizlik diyorum çünkü insanoğlu; an itibariyle yaşadığı durum içinde “Ah şimdiki aklım olsaydı, o zaman şu durumda şu şekilde davranırdım” hayıflanmalarına ve pişmanlıklarına son derece açık bir bünyedir. Zamanında doğru düşünemediği için geri dönüp o anda doğru düşünmüş olma şansının kendisine verilmesini diler, içten içe… Kaybedildiği düşünülen yıllar, yanlış atıldığına inanılan adımlar, darda yaşamaktan sıkılındığından elde spor almanakları ile geçmişe dönüp zengin olmayı dilemeler (bkz Geleceğe Dönüş Serisi) ve daha neler neler…
Zamanın akış yönü hep ileri olduğu için ve bu yokuş aşağı yolda bırak vites küçültmeyi, durmak bile mümkün olmadığı için; bir de terbiyesizleşip geri dönme ve geçmişe doğru ilerleme lüksü de elbette insanoğlunun elinde değildir. İnsanoğlu, hep kendisinde olmayanı dilediği için geriye dönüşü de dilemektedir. Normal yollarla mümkün olmayan bu yolculuğu da ancak düşlerinde bir makine kurarak yerine getirebileceğine inanmaktadır uzun yıllardır. Son 30 yıldır, bazı düşdüşkünü (hayalperest) Superman izleyicileri ise dünyanın dönüş istikametinin aksine bir yönde, ışık hızı ile uçarak ve koca gezegeni ters yönde çevirerek de bunu yapabileceklerine inandırılmışlardır. Zira Holywood, gerçek yaşama entegre edilmiş en gerçekçi düş yamasıdır.
Bunca zamandır zamanda yolculuk yapamayan ancak Terminator gibi bir dolu film ile gelecekte yapabileceğine inandırılan insanoğlu; belki gün gelir bunu düşlemekten vazgeçip, bunu düşlemek ihtiyacını minimuma indirmeyi hedefleyebilir. Eğer bu belkiyi hedefleyebilirse, işte o zaman; içinde bulunduğu anda en doğru kararı vermek için şu iki önemli noktayı hayatına sırayla oturtup, bunları çıkış noktası olarak almadan adım atmamayı da öğrenebilir:
1- Alacağın her kararın tüm sonuçlarını öngörmeye çalışmak.
2- Oluşabilecek tüm bu sonuçların etkilerini göğüsleyebilecek bir şekilde kendini bu sonuçlara hazırlamak.
Bugün; alınacak birçok karar için, bundan bir süre sonra birileri zaman makinesi düşleyecek. Bugün atması gereken adımları birçok sebepten ötürü atmaktan çekinen birçok insan; bir süre sonra dünyanın dönüş istikametinin ters yönünde hızla koşabilmek için yeterli gücü olmasını dileyecek.
Oysa zaman hep yokuş aşağı…
Oysa zaman hep aşağı…
Öyle işte!
Hatırladığım; yabancı bir yaşam çizgisinin, gelip usulca yaşam çizgime ilk kez değdiği andı! Pantolonumun ceplerinden sakız çıkma ihtimali vardı. Sokak arasında taşlardan kaleler kurup maç yapmak, bisikletle gidilebilecek yerlerin sınırlarını zorlamak, arkadaşlarla mahallenin dışında bir yerde buluşmak ve belki sinemaya gitmek bile çok heyecan verici ve sıradışıydı. Öyle zamanlardı.
Öyle zamanlarda değince işte yabancı bir yaşam çizgisi senin yaşam çizgine; yani hayatında yaşanmamış bir dolu şey varken ve yeni yaşadığın herşey içini sevinç ve heyecanla doldururken, o temas da işte bu sıradan heyecanların içinde herhangi bir madde gibi kalıyormuş, bunu öğreniyorsun ilerde… Yeni olan herşeyin heyecanlı olduğu dönemlerde…
Rutin heyecanlarını yaşayıp deneyimleyen, bunlarla kendisini derinleştiren ve yön çizen yaşam çizgileri, gelecekte sadece kendisine değiyor. Kalkıp bir başkasında yeni bir heyecan fırtınası yaratamıyor. Tıpkı şimdilerde pantolonunun cebinde sakız bulduğunda heyecanlanmaman, top oynamak için daha isteksiz olman ya da artık dilediğinde her yere gidebileceğini bilmen gibi…
Bir kez yaşayıp deneyimlediğin şey, artık seni o ilk seferki gibi heyecanlandırmıyor. O duyguyu yaşamayı seviyorsun belki, sadece o kadar. Tıpkı arada sırada maç yapmayı sevdiğin, sakız çiğneyip balon şişirmeye çalıştığın ya da arada bir yürüyüşe çıktığın gibi… Öyle işte!
Gülümsüyorum
Öpücüğü, kim nasıl tanımlar?
Ekonomist: Öpücük, talebin her zaman için arzdan fazla olduğu bir alışveriştir.
Muhasebeci: Öpücük, geri dönüşüm sağladığı için kar oranı yüksek bir tür kredidir. Matematikçi: Öpücük sonsuzluktur çünkü burada 2’nin böleni yoktur.
Geometrici: Öpücük iki dudak arasındaki en kısa mesafedir.
Fizikçi: Öpücük, kalbin yoğunlaşması sonucu iki dudağın birbirine yapışmasıdır. Kimyacı: Öpücük, iki kalbin birleşmesi sonucu ortaya çıkan reaksiyondur.
Dişçi: Öpücük, hem bulaşıcı hem de antiseptiktir.
Filozof: Öpücük, çocuklar için oyun, gençler için zevk, yaşlılar için güvendir.
Dilbilimci: Öpücük; tekil gibi görünen ama çoğul olan, cins isim gibi görünen ama özel olan ve her cümlede bir anlam ifade eden kelimedir.
Mimar: Öpücük, iki dinamik nesnenin arasında sağlam bir köprü oluşturan değerdir.
Bilgisayar Mühendisi: Öpücük; bazen iki sistemin iletişimini hızlandıran önemli bir sistem dosyası, bazen de bütün sistemi altüst eden bir virüstür.
Ayın Fotoğrafı
Tasarımın gücü, tanımladığı nesneye verdiği ruhla artıyor. Bunun için de kalıpların dışına çıkmak ve özgürleşmek ön koşullar arasında…